Selamlar, umarım haftanız güzel geçiyordur!☀️
Geçen gün bir arkadaşım ile evliliklerde sınırların ve alma-verme dengesinin önemini konuşuyorduk.
Alma-verme dengesi, çocukken oynadığımız ‘’aldım verdim ben seni yendim’’ oyununu hatırlattı. 🙂 Bilmem oynar mıydınız ama bu oyunda, karşılıklı durulup adımlarla birbirine topuk burun yürürdün; ayağına basma ya da basılmaya gelince kazananı, kaybedeni olurdu.
Peki ilişkilerde? Tam birebir olmasa da, alma-vermede oyundaki gibi kazanan biri olmuyor bence; denge varsa her iki taraf kazanıyor; bozulunca ise iki taraf da kaybediyor.
Ancak, en iyi çiftlerin bile bu konuda zaman zaman zorluklar yaşadığını biliyoruz. Bu yüzden önemli olan tekrar dengeye gelebilmenin kendi özel formülünü keşfetmek!
Bu konuyu önemsiyorum çünkü çocuklar, sınırlar konusunda genellikle ebeveynlerini rol model alır. Hatta daha da geriye gidersek ailedeki kadın ve erkekleri…
Bu yazıda belirli bir formülden bahsetmeyeceğim, faydalı olduklarını görmedim pek😄 Amacım farkındalık yaratmak.
Bunu da şu sıralar okuduğum Dr. Henry Cloud ve Dr. John Townsend'in "Boundaries in Marriage" kitabından bahsederek yapmak istiyorum. Umuyorum bu farkındalık kendi yolunuzu bulmaya fayda sağlar.
Kitapta, evlilikte sağlıklı sınırların dört temel taşından bahsediliyor. Bu maddeler, sadece partnerimizle değil, tüm ilişkilerimizde ve özellikle çocuklarımızla kurduğumuz sınırlar için de geçerli.
Öncelikle kitapta geçen bir sözü paylaşmak istiyorum:
"A boundary is not about telling others what they have to do, but about what you will do if they violate your boundary.”
Bu dört temel taşı, sınırlarla ilgili çok sevdiğim ve sıkça bahsedilen bahçe metaforu üzerinden anlatacağım.
1. SORUMLULUK
Duygularımızın, davranışlarımızın ve yaptıklarımızın sorumluluğunu almak.
Diyelim ki bahçeniz var ve şu anki sınırlarınızı temsil ediyor. İçinde de elma ağacınız var. Düşünmeniz için birkaç farkındalık sorusu paylaşıyorum:
🍎 Elma ağacınızın sağlıklı meyveler vermesi için emek veriyor musunuz?
🍎 Ağaçta bir problem olduğunda çözüm için çabalıyor musunuz?
🍎 Yaptıklarınızın veya yapamadıklarınızın sorumluluğunu alıyor musunuz?
Gelelim çocuklarımıza,
🌱 Kendi ağaçlarını büyütmeleri için sorumluluk veriyor musunuz?
🌱 Onların acı çekmemesi ya da yorulmaması uğruna ağaçlarını siz mi suluyorsunuz?
🌱 Yaptıklarının sorumluluğunu almalarına izin veriyor musunuz?
Bu kısmı çok önemsiyorum çünkü biliyorum ki, ebeveynler kendi yaşadıkları sıkıntıları çocuklar çekmesin diye çırpınıyor. Aynen benim yaptığım gibi 😅
Peki, ne oluyor? Güvenli bir ortamda sorumluluk almalarına ve hata yapmalarına izin vermeyince, çocuklar ileride yaşayacakları sorunlarla nasıl baş edeceklerini bilemiyor ve daha büyük acılar çekebiliyor.
2. ÖZGÜRLÜK
Kitapta çok çarpıcı bir kelimeden bahsediyor: Kölelik…
Bu kelime beni çok etkiledi çünkü kölelik resmi olarak bitmiş olabilir, ama gayri resmi olarak ilişkilerde devam ediyor. Üstelik, birçok kişi bunun farkında değil.
Çocuklarımıza gelince, ya bizim kölemiz ya da biz onların kölesi olma yolunda hızla ilerliyor olabiliriz. Gelelim farkındalık sorularımıza:
🍎 Kendi bahçenizin sınırlarını biliyor musunuz?
🍎 Bahçenizdeki sınırların ihlal edilmesine izin veriyor musunuz?
🍎 Karşınızdakinin bahçesine müdahale ediyor musunuz?
Kendi sınırlarımızı anlayıp, korurken, çocuklarımızın sınırlarına saygı duymak ve onları bu kavrama alıştırmak son derece kıymetli. Onlara sınırlarını tanıtmak, bir nevi "bahçelerinin" sınırlarını öğrenmelerine benzetilebilir.
Bu sınırlara başkaları girdiğinde nasıl tepki verecekleri ve kendileri sınırları aştıklarında ne tür sonuçlarla karşılaşacakları konularını anlamalarını sağlayabiliriz.
Zamanla, yaş aldıkça, kendi sınırlarını daha iyi anlamalarına ve kontrol etmelerine rehber olabiliriz.
3. SEVGİ
Sevginin en saf ve karşılıksız olanından bahsediyorum. Birini koşulsuz sevmek, tüm kusurlarıyla kabul etmek ve değiştirmeye çalışmadan benimsemek gerçekten zor, değil mi?
Eğer koşullu bir sevgiyle büyüdüyseniz, sevginin böyle olduğunu zannedersiniz ilk başta, ama bir terslik vardır.
Özellikle ilişkilerde, çaba göstersiniz ve bazen şunu dersiniz: "Sen elma yetiştirme, armut ağacı dik!" Ancak, o bahçede ne yetişir ne yetişmez, pek düşünmezsiniz.
Peki ya çocuklarımızı koşulsuz sevebiliyor muyuz? Çocuklarımız için fedakar cefakar olmaktan bahsetmiyorum. Gelelim farkındalık sorularımıza:
🌱 Çocuğunuzun bahçesindeki toprağı anlıyor ve analiz ediyor musunuz?
🌱 Bahçenin bakımı konusunda ona rehberlik ediyor musunuz?
🌱 Bahçeye girdiğinizde, istediğiniz şekilde ekip biçmeye mi çalışıyorsunuz?
🌱 Bir yıl bahçe ot ve dikenlerle dolsa, meyve vermese bile aynı şekilde sevebiliyor musunuz?
4. KORUMA
Son maddemiz sınırları korumak. Kitap korumanın 8 yolundan bahsediyor:
Doğru iletişimi kullanmak! Neyi isteyip, istemediğimizi söylemek!
Dürüst olmak, sevmek, güvenmek gibi değerlerimize sahip çıkmak!
Sınırlarımız ihlal edildiğinde sonuçlarını belirtmek!
Zararlı diyalogları sonlandırmak!
Sorunu çözmek üzere duygusal mesafe koymak!
Gerekirse fiziksel mesafe koymak!
Güvendiğimiz kişilerden destek almak!
Süresini önden belirlemek koşulu ile zaman tanımak!
Kitap, sınırların iyi amaçlar için esneyebileceğini, ancak kötü amaçlardan çok iyi bir şekilde korunmamız gerektiğini paylaşıyor.
Yine elma ağacından örnek vereyim. Diyelim ki meyve ağacınızdan 5 kilo elma çıktı. O 5 kiloyu da - sizden sizin rızanız olsun ya da olmasın - alan kişinin kötü bir amacı vardır.
Ancak siz kendinize 3 kilo aldınız ve 2 kiloyu birilerine vermek istiyorsunuz ve o an kendi rızanızla verdiniz. Bu iyi amaçlı bir esnemedir.
Yazarken bu dört madde ve sorular bana çok iyi geldi, umarım sizin için de aynı etkiyi yaratır ve derin bir farkındalık oluşturarak harekete geçmenize yardımcı olur.
Yazımı Atatürk'ün beni etkileyen sözü ile bitiriyorum:
"Bu gülü yetiştireceksen canın yanacak, elin kanayacak, güneş seni terletecek, 'Bu bahçede gül bitmez' diyenler olacak, 'Gül öyle yetiştirilmez, böyle yetiştirilir' diyenler olacak. Sen kendine şunu soracaksın: 'Ben burayı gül bahçesi yapmak istiyor muyum, ben burada dünyanın en güzel güllerini yetiştirmek istiyor muyum?' Eğer çok istiyorsan ne eline batan diken ne de söylenenler umurunda olacak. Kim olursan ol tek isteğin, şu kokuyu duymak olacak."
Sevgiyle sulanan ve özenle korunan bahçelerinizin, etrafını güzel kokularla mest etmesi dileğimle….🌹🌹🌹